bugün
yenile
    1. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      düşüncemin zeytin dalı anneciğimin arlı toprağında yeşerdi ruhumun çırılçıplak özgürlüğü büyüttüğü ağacın gölgesi pervasız gençliğimin savunmasız direnişiyle devleri yakından gördüm, hepsi cüceydi, cüce ertelediğim duguların beni taşıdığı, hey kendim göster seni unutmadığını yanındayken bıraktığın, yokluğunda yanındaydı sevginin sevgisizliğe isyanında düğünümüz var seninle davullu, zurnalı, halaylı oyna dürüstçe özgürlüğü içine al i̇çindeki özgürlüğü dışarı sal kavuşmaların ruhsal aleminde karşılaştığın zaman kendinle, iyi bak en zor olanı onu tanımak birleşip kaynaşmayı başardığında ki bu fazlasıyla var insanın doğasında yakıştırmalar utançla girecekler var edenin ölümlü topraklarına yildiz ti̇lbe
    2. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      sence, ölmenin vakti gelmedi mi?
    3. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Geçecek.
      1Tabi lan manyak mısın - egeiti 25.09.2020 16:35:26 |#3965839
      1Evet biraz deli biraz da manyağım - delibiriiii 25.09.2020 16:37:27 |#3965841
    4. 3
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Canımm kendim. Yorgunluğunu anlıyorum. Anlamakla kalmıyor yaşıyorum da. İnancının ne kadar sarsıldığının ve buna rağmen iyi şeylere inanmak için ne kadar direndiğinin de farkındayım. Yolun sonunun görünmesine az kaldı. Yolun sonuna varmaktan bahsetmiyorum zaten ilgilendiğin şeyin o olmadığını biliyoruz ikimiz de. Yolda yürürken önünü görmek istemen kadar doğal bi durum bu. Göremeyince kaygılanman ve adımlarının sekteye uğraması, yalpalaman ve buna dayanamadığında durman kadar doğal olan bi şey yok. Ama şimdi ne olduğunu daha iyi anlıyosun sen de. İçinde bulunduğun durumu kavramaya başladın. Sebebini çok derinlerde ararken aslında genel tabloya bakman yeterli oldu. Her şey yoluna girmez bi anda. Ama giricek inan yeter ki. Kendine inan. İçindeki güzellikler yeter sana. Onlara inanman yeter. Çünkü adın kadar eminsin bundan, onu yaşarsın neye inanırsan.
    5. 9
      +
      -entiri.verilen_downvote
      bu sabah unuttuğum bir mektubumun bana ulaşması ile uyandım. farklı bir hissin derinliğini yaşıyorum şu an. “ selam melodi, nasılsın? umarım iyisindir ben bu aralar oldukça dalgalıyım, kayığım su alıyor bense boşaltıyorum arada... bir korona karantinası günlerinden yazıyorum bu maili sana, aynı zamanda öğrenme psikolojisi final ödevini de yapmaya çalışırken. bu maili okuduğunda sen; dünya, hayat ve sağlığımız nasıl olur bilmem ama umarım neşe ile en kötü zamanlarımızın burada kaldığı bir anı olarak okursun bu maili. seni seviyorum, sen de kendini sev, sarıl sana, şiirler oku, şarkılar mırıldan. ukuleleyi boşlama, bence o seni yansıtıyor. neyse neyse konuşacak bir şey bulamadım daha ama bir haziran gecesinden selamlar sana, hoşça kal seneye görüşmek üzere...” not: aradan bir sene geçmiş kayığım hala su almaya devam ediyor. şiirler, şarkılar ve gök antidepresan olma özelliğini yitirdi nezdinde. özür dilerim. (bkz: hatırlat da haziran sonlarında çocukluğumu yakalım)